Kendim ile barışmam çok uzun zaman aldı.Nedenini çok iyi biliyorum artık!
Kendimi ve isteklerimi daha iyi dinliyorum.Ve ben bunu yaptıkça şunu fark ettim ki etrafımda gerçekten çok iyi kalpli insanlar var.
Bir şekilde iyi insanlar karşıma çıkıyor.Beni , benden çok düşünen ve benim için neyin daha iyi olacağını düşünen insanlar var.Bana akıl veren ya da benim için birtakım planları olan insanlar.Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.İyi ki hayatıma girdiniz ,iyi ki varsınız !
39 yaşıma 1 Eylül'de girdim.Geçmişe baktığımda yaşadığım o kadar çok acı var ki.Tabii ki en büyükleri annemi ve babamı kaybettiğim zamanlar.Şimdi kendime baktığımda, 17 yaşından beri bu hayat ile mücadele ederken bir şekilde güzel insanlar ile karşılaşmışım.Kalbi kötü olan insanlar hep benden küçükte olsa bir neden ile uzaklaşmış.
Şimdi ben ne yapıyorum ? Ne amaçlıyorum ya da gelecek planım ne ? Birçok dostumun , arkadaşımın merak ettiği konu bu.Cevap hazır !! " Hiç birşey" hahahhha ! Beklenmedik bir cevap olabilir ama doğru cevap bu !!! Hayatımda ilk defa plansız , sorgusuz akışa bıraktım kendimi.Neden diye sorarsanız , stres dolu bir hayat yaşadım ve şimdi arkama yaslanıp keyif dolu bir kahve içme zamanı !!!
Bunca zaman sonra öğrendiğim , hayatı pozitif yaşayanlar ile birlikte ol ! Maneviyatı önce kabul edenler ile sohbet et !! Maddiyata önem veren herkes çıkarcıdır ;))) Sana stres verenlerden uzak dur, hayat o kadar kısa bir anlık ki , gülmek istediğin an gül hiçbir şeyi erteleme !!!
Şuanda kendim ile kendimce bu hayatı yaşıyorum !!
Sizleri seviyorum ve size tavsiyem bu hayatı sadece size değer verenler ile yaşayın ! Geri kalanları boşverin !!!!!
Görüşmek üzere ^^
Ya Toprak! Ya Ateş! Ya Gökyüzü! Birgün buluşacağımız yer.Hayata Kanat açtı bu kırık kalpli kız...
23 Ekim 2015 Cuma
3 Ekim 2015 Cumartesi
Merhaba ! Hoşgeldiniz ! Nasılsınız ?
Birçok hizmet Sektöründe mutsuz insan tiplemesine o kadar çok alışmışız ki önünüze bırakılan menüden sipariş verip yanınızda ki kişi ile muhabbet etmeye başlarız. Ilgi alanımız sadece kendi masamız olur , çevreden kopuk bir şekilde alışılagelmiş muhabbetlerimizi sürdürürüz.
Çok fazla kahve seven biri olduğum için bana tavsiye edilen Eminönü'nde ki "coffee shop" uğrama fırsatım oldu. Sevgili arkadaşım kahvenin lezzetini tavsiye etmen ne kadar güzel olmuş. Cana yakın , Güleryüzlü , içtenlikle size "Hoşgeldiniz , nasılsınız ? " diyen harika insanlar ile de böylece tanışmış oldum. Şehirde yaşamanın vermiş olduğu sıkıntı ve stres o kadar çok mutsuz insan yarattı ki bu tarz insanlar ile karşılaştığımda inanılmaz mutlu oluyorum.
Coffee Shop hem inanılmaz lezzette kahveleri ile damak tadınıza ,hem de güleryüzlü ve cana yakın personeli ile de ruhunuza hitap eden bir yer ^^
Ah !! Gittiğiniz de mutlaka cheesecake denemelisiniz 😊😊😊
31 Ağustos 2015 Pazartesi
Anne ve Baba 'ma
Yollarımız ayrıldıktan sonra ilk defa size yazıyorum.Bugüne kadar kısa hikayeler ile yarattığım karakterlere iç dünyamda yaşadığım duyguları yansıttım.Belki de böylesine kendimi dile getirdim.
Bugün benim doğum günüm.Bana sorulmadan, bana verilen hayatı yaşamaya başladığım gün.Ve bugün ilk defa Dilek yani kendim olarak yazıyorum.
Uzun bir yoldan geldim ve yorgunum.Bu yazıyı yazacak kuvveti belki de yeni elde ettim.Ya da artık sıkıldığım için , daraldığım için , bıktığım için yazıyorum.Siz gittikten sonra hayatın birçok alanında mücadele etmek zorunda kaldım.Çok yıldığım anlar oldu , yalnızlığı en diplerde yaşadım.Çok güçsüz kaldığım yıkıldığım anlar oldu.Çaresiz kaldığım ve yanlış kararlar aldığım anlarım oldu.Çok parasızlık çektim , açlığın en derinini yaşadığım günlerim oldu.
Beni bilirsiniz karanlıktan ne çok korkarım ben.Ve hep o karanlıkta kaldım.Geceleri uyuyamadım , havanın aydınlanması bekledim 1-2 saat uyumak için.
Sizlerin kıymet verdiği maddi ve manevi beslediğiniz akrabalarınız düşmanım oldu.Hepsi bana keşke sırtını dönseydi de gitselerdi hayatımdan.Daha beterini yaptılar ve onlar ile savaşmak zorunda kaldım.Anne o toz kondurmadığın kardeşinin karısı varya ! hani yengem olur! sen daha toprağa verilirken senin eşyalarını evden çaldı hem de herşeyi.Bana hazırladığın , emek verdiğin,"bunları senin için hazırladım" diye gösterdiğin ceyizlerime varana kadar soydu evi! Baba hani senin şu çok değer verdiğin , okumalarına yardımcı olduğun yeğenlerin varya ! mezarına küfür ettiler, bil istedim.
Siz gittikten sonra sizin sefil akrabalarınız ile uğraşırken öte yandan da kendi hayat mücadele mi vermek zorunda kaldım.2 işte birden çalıştım.Uykusuz geçen gecelerim de hep planlar yaptım.Faturalarımı nasıl ödeyebilirim diye.Ve ben bunları 17 yaşımda öğrenmek zorunda kaldım.
Siz gittikten sonra sevgisizlik ile de mücadele ettim.Baba nasıl da sırtımı sana dayamıştım.Ne olursa olsun arkamda babam var derdim.O gece ansızın "ben gidiyorum dilek" diye gittin benden.Hiç yediremedim kendime gidişini baba.Bugün dahi çok özlüyorum seni.Senin varlığını hissetmeyi nasıl da istiyorum bir bilsen.
Gidişiniz öyle bir boşluk yarattı ki bende hala dolduramadım o boşluğu.Kimse siz olamadı.Beni geri de bıraktığınız dünya çok sert ve acımasız.Kimse karşılıksız siz çay yapmıyor.Çamaşırlarınızı yıkamıyor , yemeğinizi önüne koymuyor , cebinize harçlık bırakmıyor.Bu dünya da ayakta kalmak gerçekten çok zor.Hele ki bir kadınsanız çok daha zor oluyor.O yüzden yalan söylemeye başladım.Diyemez oldum tek yaşadığımı.Kimsesiz olduğumu.Hep hayal ürünü yaşattım sizleri.Sizi tanıyanlar , gidişinize tanık olanlar bildi sadece.
Yalnızlık çok zor.Sizi aslında affetmedim.Ne gidişinizi , ne de beni bırakışınızı.Ama ben de gidemedim bu dünyadan hep bir umut ile yaşadım.Gerçek bir aileye kavuşma umudu ile.Madem siz gitmiştiniz o zaman ben kendi ailemi kuracaktım.Ama şimdilik olmadı.Karşıma çıkanlar benim karşımda ezildi.Ben güçlüymüşüm ! Ben kendim ayakta kalabilirmişim ! Ben ne olursa olsun bu dünyada yenilmezmişim.Evet hep bu cümleleri duydum.Hem erkek arkadaşlarımdan , hem de dostum dediğim , beni tanıdıklarına inandığım insanlardan.
Anne , ben de tıpkı senin gibi geceleri tek başıma yastığa ağladım.Baba , tıpkı senin gibi hep dimdik durdum insanların karşısında.Tıpkı sizin gibi elimdekini hep paylaştım.Gözyaşlarımın yerine her zaman kahkahalarımı koydum insanların karşısına.Ben acının en büyüğünü çaresizce yaşarken , insanlar ile geçirdiğim her dakikada her anda gülmeyi seçtim.En ufak anlarda mutlu olmayı seçtim.İnsanlara karşı beklenti içersine girmedim.Tek istediğim yalnızlığımı unutmaktı.Nasıl olsa geceleri hep yalnızdım.Nasıl olsa geceleri tüm acılarımı yaşıyordum.Bu yüzden içimde kopan fırtınaları hep yüreğimde taşıdım.Bugün dahi yüreğimi acıtanlara , benim düştüğüm anda tekme basmaya hazır olanlara karşı hala güleryüzümü gösteriyorum.Çünkü ben acıyı değil mutlu anları paylaşmak istiyorum.Çünkü ben en büyük acımı sizler gittiğinizde yaşadım.Yalnızlıkta boğuldum.Para için , menfaat için insanların birbirine nasıl kazık attıklarını gördüm.Arkamı döndüğüm anda hakkımda konuşanları duysam da duymamazlıktan geldim.Çünkü ben bu yolu seçtim ayakta kalmak için.Paramparça olsam bile tek parça gözükmeyi seçtim.Çünkü ben sizin kızınızdım.Sizden öğrendiğim buydu.Dimdik durmak , gözyaşı yerine gülücükleri paylaşmak.Maddiyat değil maneviyattı önemli olan.
Bunca zaman öyle kişiler geçti ki hayatımdan , öyle şerefsiz insanlar ile karşılaştım ki , insan aklını kaçıracağını sanıyor.
Anne , baba siz gittikten sonra bu dünya bana bomboş geldi.Manasız , değersiz saçma sapan ilişkilerin olduğu bir dünya.Yıllar geçtikçe size kızgınlığım da arttı , öfkemde arttı.Bu dünya da beni neden bıraktığınıza aklım hiçbir zaman ermedi.Ama asla kendim olmaktan , birlikte olduğumuz kısacık zamanda bana öğretmiş olduğunuz değerlerden asla vazgeçmedim.
Bugün 39 yaşıma giriyorum.Anne seninle 29 yıl önce , baba seninle 22 yıl önce yollarımız ayrıldı.Hala size öfkeliyim ama hala sizi çok özlüyorum.Hayat mücadelem devam ediyor.Birçok alanda mücadele ediyorum.Sağlık olsun , maddiyat olsun , maneviyat olsun savaşım devam ediyor.Ama size teşekkür ediyorum.Bana bıraktığınız değerler için.Bana paylaşmayı öğrettiğiniz için , maddiyata değil maneviyata önem verdirdiğiniz için, gülücükleri seçtirdiğiniz için,dimdik ayakta kalmasını bana gösterdiğiniz için çok ama çok teşekkür ediyorum.
Tüm o şerefsiz insanlar sayesinde şuanda çok güzel dostluklarım var.Aynı benim gibi değerleri taşıyan insanlar var hayatımda.Bu çirkin hayatta birbirimize destek olduğumuz ve birbirimize acılarımızı gülücükler ile anlattığımız dostlarım var hayatımda.Korkularımızı paylaştığımız , 3-5 şerefsiz için başkalarını harcamayan insanlar var hayatımda.Birbirine saygı duyan , birbirini anlamaya çalışan insanlar var hayatımda ve iyi ki de varlar.
Anne , baba bugün 1 Eylül ve benim doğumgünüm.Ve ben ilk defa size bunları yazdım.Ben zorlu bir hayat mücadelesi verdim ve veriyorumda ama mutluyum , huzurluyum ve hala aile kurmak hedeflerimin arasında.Vazgeçmedim ! Öfkelensem de size kızsam da sizi seviyorum.İyi ki de sizin kızınızdım.Teşekkür ediyorum.
Bugün hayatımda olan dostlarım ! Beni anladığınız için , beni hayatınıza aldığınız için , kahve saatlerini benimle paylaştığınız için , saçma salak videolara saatlerce benimle güldüğünüz için , en depresyon halimizde bile saçmaladığınız için teşekkür ediyorum.Hep genç ruhlu kalmak dileğimle...
Ve sevgili ruh eşim az kaldı.
İyi doğdun Dilek ^^ İyi ki varsınız dostlarım !!
Bugün benim doğum günüm.Bana sorulmadan, bana verilen hayatı yaşamaya başladığım gün.Ve bugün ilk defa Dilek yani kendim olarak yazıyorum.
Uzun bir yoldan geldim ve yorgunum.Bu yazıyı yazacak kuvveti belki de yeni elde ettim.Ya da artık sıkıldığım için , daraldığım için , bıktığım için yazıyorum.Siz gittikten sonra hayatın birçok alanında mücadele etmek zorunda kaldım.Çok yıldığım anlar oldu , yalnızlığı en diplerde yaşadım.Çok güçsüz kaldığım yıkıldığım anlar oldu.Çaresiz kaldığım ve yanlış kararlar aldığım anlarım oldu.Çok parasızlık çektim , açlığın en derinini yaşadığım günlerim oldu.
Beni bilirsiniz karanlıktan ne çok korkarım ben.Ve hep o karanlıkta kaldım.Geceleri uyuyamadım , havanın aydınlanması bekledim 1-2 saat uyumak için.
Sizlerin kıymet verdiği maddi ve manevi beslediğiniz akrabalarınız düşmanım oldu.Hepsi bana keşke sırtını dönseydi de gitselerdi hayatımdan.Daha beterini yaptılar ve onlar ile savaşmak zorunda kaldım.Anne o toz kondurmadığın kardeşinin karısı varya ! hani yengem olur! sen daha toprağa verilirken senin eşyalarını evden çaldı hem de herşeyi.Bana hazırladığın , emek verdiğin,"bunları senin için hazırladım" diye gösterdiğin ceyizlerime varana kadar soydu evi! Baba hani senin şu çok değer verdiğin , okumalarına yardımcı olduğun yeğenlerin varya ! mezarına küfür ettiler, bil istedim.
Siz gittikten sonra sizin sefil akrabalarınız ile uğraşırken öte yandan da kendi hayat mücadele mi vermek zorunda kaldım.2 işte birden çalıştım.Uykusuz geçen gecelerim de hep planlar yaptım.Faturalarımı nasıl ödeyebilirim diye.Ve ben bunları 17 yaşımda öğrenmek zorunda kaldım.
Siz gittikten sonra sevgisizlik ile de mücadele ettim.Baba nasıl da sırtımı sana dayamıştım.Ne olursa olsun arkamda babam var derdim.O gece ansızın "ben gidiyorum dilek" diye gittin benden.Hiç yediremedim kendime gidişini baba.Bugün dahi çok özlüyorum seni.Senin varlığını hissetmeyi nasıl da istiyorum bir bilsen.
Gidişiniz öyle bir boşluk yarattı ki bende hala dolduramadım o boşluğu.Kimse siz olamadı.Beni geri de bıraktığınız dünya çok sert ve acımasız.Kimse karşılıksız siz çay yapmıyor.Çamaşırlarınızı yıkamıyor , yemeğinizi önüne koymuyor , cebinize harçlık bırakmıyor.Bu dünya da ayakta kalmak gerçekten çok zor.Hele ki bir kadınsanız çok daha zor oluyor.O yüzden yalan söylemeye başladım.Diyemez oldum tek yaşadığımı.Kimsesiz olduğumu.Hep hayal ürünü yaşattım sizleri.Sizi tanıyanlar , gidişinize tanık olanlar bildi sadece.
Yalnızlık çok zor.Sizi aslında affetmedim.Ne gidişinizi , ne de beni bırakışınızı.Ama ben de gidemedim bu dünyadan hep bir umut ile yaşadım.Gerçek bir aileye kavuşma umudu ile.Madem siz gitmiştiniz o zaman ben kendi ailemi kuracaktım.Ama şimdilik olmadı.Karşıma çıkanlar benim karşımda ezildi.Ben güçlüymüşüm ! Ben kendim ayakta kalabilirmişim ! Ben ne olursa olsun bu dünyada yenilmezmişim.Evet hep bu cümleleri duydum.Hem erkek arkadaşlarımdan , hem de dostum dediğim , beni tanıdıklarına inandığım insanlardan.
Anne , ben de tıpkı senin gibi geceleri tek başıma yastığa ağladım.Baba , tıpkı senin gibi hep dimdik durdum insanların karşısında.Tıpkı sizin gibi elimdekini hep paylaştım.Gözyaşlarımın yerine her zaman kahkahalarımı koydum insanların karşısına.Ben acının en büyüğünü çaresizce yaşarken , insanlar ile geçirdiğim her dakikada her anda gülmeyi seçtim.En ufak anlarda mutlu olmayı seçtim.İnsanlara karşı beklenti içersine girmedim.Tek istediğim yalnızlığımı unutmaktı.Nasıl olsa geceleri hep yalnızdım.Nasıl olsa geceleri tüm acılarımı yaşıyordum.Bu yüzden içimde kopan fırtınaları hep yüreğimde taşıdım.Bugün dahi yüreğimi acıtanlara , benim düştüğüm anda tekme basmaya hazır olanlara karşı hala güleryüzümü gösteriyorum.Çünkü ben acıyı değil mutlu anları paylaşmak istiyorum.Çünkü ben en büyük acımı sizler gittiğinizde yaşadım.Yalnızlıkta boğuldum.Para için , menfaat için insanların birbirine nasıl kazık attıklarını gördüm.Arkamı döndüğüm anda hakkımda konuşanları duysam da duymamazlıktan geldim.Çünkü ben bu yolu seçtim ayakta kalmak için.Paramparça olsam bile tek parça gözükmeyi seçtim.Çünkü ben sizin kızınızdım.Sizden öğrendiğim buydu.Dimdik durmak , gözyaşı yerine gülücükleri paylaşmak.Maddiyat değil maneviyattı önemli olan.
Bunca zaman öyle kişiler geçti ki hayatımdan , öyle şerefsiz insanlar ile karşılaştım ki , insan aklını kaçıracağını sanıyor.
Anne , baba siz gittikten sonra bu dünya bana bomboş geldi.Manasız , değersiz saçma sapan ilişkilerin olduğu bir dünya.Yıllar geçtikçe size kızgınlığım da arttı , öfkemde arttı.Bu dünya da beni neden bıraktığınıza aklım hiçbir zaman ermedi.Ama asla kendim olmaktan , birlikte olduğumuz kısacık zamanda bana öğretmiş olduğunuz değerlerden asla vazgeçmedim.
Bugün 39 yaşıma giriyorum.Anne seninle 29 yıl önce , baba seninle 22 yıl önce yollarımız ayrıldı.Hala size öfkeliyim ama hala sizi çok özlüyorum.Hayat mücadelem devam ediyor.Birçok alanda mücadele ediyorum.Sağlık olsun , maddiyat olsun , maneviyat olsun savaşım devam ediyor.Ama size teşekkür ediyorum.Bana bıraktığınız değerler için.Bana paylaşmayı öğrettiğiniz için , maddiyata değil maneviyata önem verdirdiğiniz için, gülücükleri seçtirdiğiniz için,dimdik ayakta kalmasını bana gösterdiğiniz için çok ama çok teşekkür ediyorum.
Tüm o şerefsiz insanlar sayesinde şuanda çok güzel dostluklarım var.Aynı benim gibi değerleri taşıyan insanlar var hayatımda.Bu çirkin hayatta birbirimize destek olduğumuz ve birbirimize acılarımızı gülücükler ile anlattığımız dostlarım var hayatımda.Korkularımızı paylaştığımız , 3-5 şerefsiz için başkalarını harcamayan insanlar var hayatımda.Birbirine saygı duyan , birbirini anlamaya çalışan insanlar var hayatımda ve iyi ki de varlar.
Anne , baba bugün 1 Eylül ve benim doğumgünüm.Ve ben ilk defa size bunları yazdım.Ben zorlu bir hayat mücadelesi verdim ve veriyorumda ama mutluyum , huzurluyum ve hala aile kurmak hedeflerimin arasında.Vazgeçmedim ! Öfkelensem de size kızsam da sizi seviyorum.İyi ki de sizin kızınızdım.Teşekkür ediyorum.
Bugün hayatımda olan dostlarım ! Beni anladığınız için , beni hayatınıza aldığınız için , kahve saatlerini benimle paylaştığınız için , saçma salak videolara saatlerce benimle güldüğünüz için , en depresyon halimizde bile saçmaladığınız için teşekkür ediyorum.Hep genç ruhlu kalmak dileğimle...
Ve sevgili ruh eşim az kaldı.
İyi doğdun Dilek ^^ İyi ki varsınız dostlarım !!
22 Temmuz 2015 Çarşamba
Mecidiyeköy'de kalite ve güleryüzün adresi "Garden Cafe"
Bugün şok üstüne şok yaşadığım yer "Garden Cafe" !!!!
Türkiye 'de hizmet sektöründe işler zordur. Daima güler yüz ararsınız.Bir günaydın ,bir iyi günler dilediğiniz de karşılık beklersiniz ama açık ve net olarak insanlar bön bön yüzünüze bakar. Asık suratlıdır çoğu ve hayattan bezmiştir. Sanki orada zorla tutuluyor gibidirler ve resmen orada olduğunuz için lanet okuduğunu tüm davranışları ile anlarsınız.
Menüde az değişiklik yapıp adını da yabancı ismi patlattı mı fiyatları çok yukarı çekip size sinsice güler yüz ile hizmet eden cafelerde var şimdi haksızlık etmeyeyim.
Ama "Garden Cafe" woaw !!!
Bir kere daha adımınızı attığınız anda inanılmaz güzellikte bir dekorasyon. Öyle pahalı şamdanlar yok efendim ,pahalı çatal bıçak takımları da yok efendim.Pırıl pırıl taşlar ile duvarlar süslenmiş falan da değil !!!!
Mecidiyeköy gürültülü , sıkıcı insana daral veren bir yerdir. Her gün yaşarım bu duyguları.İş hayatının yoğunluğu ve getirmiş olduğu stresten kurtulmak için nefes alacak , gürültüden kaçacak bir yer ararsınız.İşte size bu alanı sağlayan bir yer "Garden Cafe"
İşletme sahibi Timur Bey ihracat ile uğraşırken gönlünde ki , hayalinde ki cafe 'yi oluşturmak için adım adım işe koyulmuş.Kendi elleri ve zevki ile dekorasyon tamamen kendisine ait.
İşletme sahibi Timur Bey ihracat ile uğraşırken gönlünde ki , hayalinde ki cafe 'yi oluşturmak için adım adım işe koyulmuş.Kendi elleri ve zevki ile dekorasyon tamamen kendisine ait.
Ağaçlar arka fonda size yeşil alan hissi veriyor , sol tarafta mini bir (ben Japon çeşmesine benzettim) su kaynağı , bambu çubuklar sizi Mecidiyeköy'de şehrin merkezinde olduğunuzun hissinden uzaklaştırıyor.Ferah bir bahçesi ve bir o kadar da ferah iç mekan.Uzak doğu ve egzotikliği size sunuyor.Dekorasyonun en şok ve en eğlenceli süsü ise cafe 'nin tüm alanını gezen tren :) Timur Bey iç mekanda büyük bir tren ile dekorasyonu tamamlarken , küçük bir tren ile de size inanılmaz bir keyif veriyor.Üstelik bu tren sayesinde birçok bayan çok hoş evlenme teklifleri de almış ^^
https://www.youtube.com/watch?v=Bt7D86AH-zk
Yurdanur Hanım halkla ilişkilerden sorumlu çok hoş bir bayan.Personel de tıpkı Yurdanur Hanım gibi gayet güler yüzlü.Cafe 'ye girdiğiniz anda sizi o güler yüzleri ile karşılayıp "hoşgeldiniz" nezaketi ile hemen bir masa oturmanızı sağlıyorlar.Ve tabii ki sizi siparişleriniz için bekletmiyorlar.
Tüm bu güzel atmosfer ve enerji sayesinde keyif ile yemeğinizi yiyor ve üstelik bir süre için bile olsa sakinliği yaşıyorsunuz.
Mutlaka ama mutlaka "Garden Cafe" ye uğramalısınız. Akşam 18:00-21:00 arası sadece yemek servisi yapıyorlar.Bu saat aralığı dışında sadece bir şeyler içmek için gidebilirsiniz.Akşamları kapanış saati 23:00.
Hem keyifli bir ortam da dinlenmiş olursunuz hem de özlenilen güler yüz ile enerjiniz yükselir :)
Şimdiden sizlere iyi keyifler ^^
Not : Menü ve fiyatlar uygun.
http://www.gardencafe.com.tr/
https://www.youtube.com/watch?v=Bt7D86AH-zk
Yurdanur Hanım halkla ilişkilerden sorumlu çok hoş bir bayan.Personel de tıpkı Yurdanur Hanım gibi gayet güler yüzlü.Cafe 'ye girdiğiniz anda sizi o güler yüzleri ile karşılayıp "hoşgeldiniz" nezaketi ile hemen bir masa oturmanızı sağlıyorlar.Ve tabii ki sizi siparişleriniz için bekletmiyorlar.
Tüm bu güzel atmosfer ve enerji sayesinde keyif ile yemeğinizi yiyor ve üstelik bir süre için bile olsa sakinliği yaşıyorsunuz.
Mutlaka ama mutlaka "Garden Cafe" ye uğramalısınız. Akşam 18:00-21:00 arası sadece yemek servisi yapıyorlar.Bu saat aralığı dışında sadece bir şeyler içmek için gidebilirsiniz.Akşamları kapanış saati 23:00.
Hem keyifli bir ortam da dinlenmiş olursunuz hem de özlenilen güler yüz ile enerjiniz yükselir :)
Şimdiden sizlere iyi keyifler ^^
Not : Menü ve fiyatlar uygun.
http://www.gardencafe.com.tr/
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Evdeki Ses , Evdeki Ses
Yıllar önce bir amerikan filmi seyretmiştim.Sahne şu,yaşlı bir kadın telefonunun ahizesini kaldırır , numaraları çevirir ve beklemeye başlar.Karşı taraf otomatik bir ses kayıttır.Tarihi , günü ve o günkü hava durumu söyleyen bir kayıt.Sahnede yer almayan dış ses "Yalnızlığını unutmak için her gün defalarca otomatik servisi arar" der.
Yalnızlık , sessizlik ile buluştuğunda korkunç girdap içersin de kaybolursunuz.Yalnızlığınıza çare bulamadığınız o anlarda en azından sessizliği bozmak için ya televizyon açarsınız ya müzik.Belki yaşlı kadının yaptığı gibi otomatik servisleri arayan bile vardır.
Pistir yalnızlık.Lanettir.Alışkanlık yapar ve siz farkında olmadan boğar sizi.
Çok uzun yıllar yalnızlık ile boğuştum.Sessizliği bozmak için televizyon 7/24 açık kaldı.Maksat evde ses olsun.Ama var ettiğim bu yapay ses yalnızlığım ile mücadelemde sadece bir basamak oldu.
Evde ki ve hayatımda ki yalnızlık birçok geceleri uykusuzluk ve derin düşünceler ile geçirmeme neden oldu.
En büyük özlemim belki de çok saçma ya da birçoğunuz için çok basit bir şey "Hadi dilek çay hazır!"
Bu cümleyi duymak , hazır bir kahvaltı sofrasına oturmak belki de en çok hasret duyduğum.Ve birde evimde bir bekleyenimin olması.
Ne de güzel bir duyguydu o.Kapıdan içeri girdiğinde sana "hoş geldin" diyenin olması.Evin içersin de bir sıcaklığın olması.
Uzun yıllar bu özlemler ile doldum.Annem ile birlikte mutfakta geçirdiğimiz o kısacık anlar , babam ile günün nasıl geçtiğini birbirimize anlattığımız o anlar.Karşılıksız , menfaat güdülmeden yapılan sohbetler.İşte özlemlerim hep bunlar oldu.
Seneler geçse dahi yerine başka duyguları koyamadığım özlemlerim.
Sanmayın ki bir depresyona girip bunları yazıyorum.Bu cümleleri yazmak kolay değil.Kendi duyguları ile yüzleşmek insanın bence yapabileceği ya da başarabileceği en güç olay.Benim için de kolay olmadı.Eninde sonunda kendim ile duygularım ile yüzleştim.Çoğu duygu acı verdi , çoğu duygu ise beni özgürleştirdi.Bir arkadaşımın bana söylediği gibi "Gerçek seni özgür kılar (Veritas vos liberabit)".Gerçek kişiliğiniz ve duygularınız ile yüzleştiğiniz anda özgürlüğünüz elinizde oluyor.Ne istediğinizi ya da hangi yoldan devam etmek istediğinizi net olarak görebiliyorsunuz.17 yaşında yalnız kaldım ama aynı zamanda da hayat mücadelem başladı.Sürekli olarak hep birşeylerin arayışında olurken diğer yandan da bu yaşama tutunabilmek için savaştım.
Yıldığım ya da pes etmek istediğim çok anlar oldu.
Şimdi aradan uzun yıllar geçti.Büyüdüm hem de baya baya büyüdüm :) Hayat mücadelem hala devam ediyor.Arada ki fark ise artık kendimi daha iyi tanıyor , artık kendimi daha çok dinliyorum.Bu kadar mücadele içersin de kendimi unutmamak için söz verdim ^^
Yaşadığım kırgınlıklar oldu,acılar oldu.Hepsi ile tek tek yüzleştim.Beni kıran herkesi de affettim ve kendimi özgür kıldım !!!
Beni az tanıyanlar bile bilir."Ruh eşi" takıntısı olan biriyim.Buna olan inancım sonsuz.Bir gün onunla buluşacağım!!
Teker teker hasret kaldığım duyguları yaşayacağım.
Ah bu yazıyı yazma nedenlerimden biri de benim minik aşkım , siyah kaplanım "LİMA".
O bir kedi ^^ Benimle birlikte dizi seyreden , benimle birlikte uyuyan , bana tüm sıcaklığını veren,bir bakışı ile kalbimi ısıtan minik kaplanım.
Ve bugün farkettim ki , her gün beni kapıdan uğurlayan (aslında o kapıdan çıkmamam için her türlü numarayı yapan) ve ben eve geldiğim de kapı da bekleyenim.Bana kendince (kedi dilinde) hoşgeldin diyen biriciğim.İyi ki varsın.İyi ki hayatıma girdin.Beni sevdiğin için , beni hayatına kabul ettiğin için , beni gülümsettiğin için , benimle sıcaklığını paylaştığın için teşekkür ediyorum siyah meleğim, Lima 'm.
Her özlemim teker teker bitecek.
Yalnızlık , sessizlik ile buluştuğunda korkunç girdap içersin de kaybolursunuz.Yalnızlığınıza çare bulamadığınız o anlarda en azından sessizliği bozmak için ya televizyon açarsınız ya müzik.Belki yaşlı kadının yaptığı gibi otomatik servisleri arayan bile vardır.
Pistir yalnızlık.Lanettir.Alışkanlık yapar ve siz farkında olmadan boğar sizi.
Çok uzun yıllar yalnızlık ile boğuştum.Sessizliği bozmak için televizyon 7/24 açık kaldı.Maksat evde ses olsun.Ama var ettiğim bu yapay ses yalnızlığım ile mücadelemde sadece bir basamak oldu.
Evde ki ve hayatımda ki yalnızlık birçok geceleri uykusuzluk ve derin düşünceler ile geçirmeme neden oldu.
En büyük özlemim belki de çok saçma ya da birçoğunuz için çok basit bir şey "Hadi dilek çay hazır!"
Bu cümleyi duymak , hazır bir kahvaltı sofrasına oturmak belki de en çok hasret duyduğum.Ve birde evimde bir bekleyenimin olması.
Ne de güzel bir duyguydu o.Kapıdan içeri girdiğinde sana "hoş geldin" diyenin olması.Evin içersin de bir sıcaklığın olması.
Uzun yıllar bu özlemler ile doldum.Annem ile birlikte mutfakta geçirdiğimiz o kısacık anlar , babam ile günün nasıl geçtiğini birbirimize anlattığımız o anlar.Karşılıksız , menfaat güdülmeden yapılan sohbetler.İşte özlemlerim hep bunlar oldu.
Seneler geçse dahi yerine başka duyguları koyamadığım özlemlerim.
Sanmayın ki bir depresyona girip bunları yazıyorum.Bu cümleleri yazmak kolay değil.Kendi duyguları ile yüzleşmek insanın bence yapabileceği ya da başarabileceği en güç olay.Benim için de kolay olmadı.Eninde sonunda kendim ile duygularım ile yüzleştim.Çoğu duygu acı verdi , çoğu duygu ise beni özgürleştirdi.Bir arkadaşımın bana söylediği gibi "Gerçek seni özgür kılar (Veritas vos liberabit)".Gerçek kişiliğiniz ve duygularınız ile yüzleştiğiniz anda özgürlüğünüz elinizde oluyor.Ne istediğinizi ya da hangi yoldan devam etmek istediğinizi net olarak görebiliyorsunuz.17 yaşında yalnız kaldım ama aynı zamanda da hayat mücadelem başladı.Sürekli olarak hep birşeylerin arayışında olurken diğer yandan da bu yaşama tutunabilmek için savaştım.
Yıldığım ya da pes etmek istediğim çok anlar oldu.
Şimdi aradan uzun yıllar geçti.Büyüdüm hem de baya baya büyüdüm :) Hayat mücadelem hala devam ediyor.Arada ki fark ise artık kendimi daha iyi tanıyor , artık kendimi daha çok dinliyorum.Bu kadar mücadele içersin de kendimi unutmamak için söz verdim ^^
Yaşadığım kırgınlıklar oldu,acılar oldu.Hepsi ile tek tek yüzleştim.Beni kıran herkesi de affettim ve kendimi özgür kıldım !!!
Beni az tanıyanlar bile bilir."Ruh eşi" takıntısı olan biriyim.Buna olan inancım sonsuz.Bir gün onunla buluşacağım!!
Teker teker hasret kaldığım duyguları yaşayacağım.
Ah bu yazıyı yazma nedenlerimden biri de benim minik aşkım , siyah kaplanım "LİMA".
O bir kedi ^^ Benimle birlikte dizi seyreden , benimle birlikte uyuyan , bana tüm sıcaklığını veren,bir bakışı ile kalbimi ısıtan minik kaplanım.
Ve bugün farkettim ki , her gün beni kapıdan uğurlayan (aslında o kapıdan çıkmamam için her türlü numarayı yapan) ve ben eve geldiğim de kapı da bekleyenim.Bana kendince (kedi dilinde) hoşgeldin diyen biriciğim.İyi ki varsın.İyi ki hayatıma girdin.Beni sevdiğin için , beni hayatına kabul ettiğin için , beni gülümsettiğin için , benimle sıcaklığını paylaştığın için teşekkür ediyorum siyah meleğim, Lima 'm.
Her özlemim teker teker bitecek.
6 Haziran 2015 Cumartesi
Tercihlerini yapanlar kendi tercihlerini pişman olmadan yaşamak zorundalar.Bu tercihleri yüzünden sevdiği kadını kaybetseler bile.
Kadın sordu adama
-Hiç senden maddi birşey istedim mi ?
adam sessiz kaldı
Kadın tekrar sordu
-Söyle bugüne kadar senden borç para istedim mi ? ya da sana benim borcum var şu kadar para ver dedim mi ?
ve adam cevap verdi
-Hayır
Kadın devam etti
-Bugüne kadar senden istediğim tek şey vardı,sevgi ! başka hiçbir şey istemedim.Beni sev , yanımda ol , varlığını bana hissettir.Doğrumuyum ? diye haykırdı adama.
ve adamın söyleyebileceği tek bir cevap vardı
-evet.
Kadın aşık olmuştu.hiç ummadığı bir zamanda ve hiç ummadığı bir kişiye.
Kadın çok sevdi.Hemde kendinden , kendi hayatından kaybedecek kadar çok sevdi.Ummadığı bir aşktı bu.
Önce güvenmedi adama.Haz etmedi adamın davranışlarından.Başına buyruk çekip giden bir adamdı.Her telefon çalışında ya da her bir mesaj gelişinde çekip giden bir adama nasıl güvenebilirdi ki bu kadın.Ne olabilirdi ki bu adamdan.
Hayatı boyunca güvendiği , kendisine birçok söz veren şahıslardan darbe yiyen bir kadındı.Her ne yaşadı ise yine de ayakta kalmasını , en güzel kahkahalarını yine de hayatında bulundurmayı bilen kadındı.Bu adama da dikkatli yaklaştı.
Gün geçtikçe kadın adama daha da aşık oldu.Onun kokusuna , onun sesine , onun gülüşüne, onun bakışına aşık oldu kadın.Adamın elini tutuşuna , "seni seviyorum" deyişine aşık oldu kadın.
Yine de korktu kadın.Bunca zaman hayat ile tek başına mücadele eden , gözyaşlarını yüreğine akıtan kadın korktu.Aşkı hiç tanımamış olan kadın belki de aylarca düşündü, bu bir aşkmıydı ? ya da boşlukta olmanın verdiği bir duygumuydu ?
Günler belki de aylar geçtikçe kadın adamı sevdi.Yaptığı aptalca esprileri bile sevmeye başladı.Ve bir gün adam kadına ,çok soğuk davranmaya başladı.Adam sanki görüşmek istemiyormuşcasına kadından kaçmaya başladı.Ve o zaman korktu kadın.Kaybetmekten korktu.
Adam
-Bugün müsaitmisin?
diye sorduğunda kadın ayrılık vakti geldiğini anladı ama ona rağmen
-evet müsaitim
dedi.Adam ile buluştuğunda kadın hazırdı.Ayrılık erken gelmişti ama kadın hazırdı.Ne yapalım olmadı diye düşündü.
Oysa ki bambaşka bir konu açmıştı adam.Kadının hiç beklemediği bir konuydu.Kadın adamı dinledi hiçbir tepki vermedi sadece adamı dinledi.Adama göre o gün herşey yolunda gitti.Oysa ki kadın korktu, üzüldü, canı yandı.Aşık olduğu adamı ne terk edebilecek gücü bulabildi kendinde ne de sevdiği adamı teselli edebilecek cümleleri.Ve bir daha o gün konuşulan konu hiçbir zaman kadın ile adam arasında konuşulmadı.Oysa ki kadın yüreğinde hep taşıdı.
Herşey yolundaydı.Birlikte geçirilen günler , saatler , dakikalar.Kadın için aşk bu mu acaba soruları getirdi.Adam ile geçirdiği her an kadın için zamanın durduğu andı.
Her güzel anın bir kötü zamanı vardı.Başka kadınlar aralarına girmeye başladı.Adamın ufak tefek yalanlarını kadın gözardı etmeye başlamıştı.Sevdiği adam uğruna susuyordu.Canı, yüreği çok yansa da.
Erkek arkadaşım ile buluşacağım diyen adam 10 gün sonra aslında başka kadın ile tavla oynadığını kaçırıyordu ağzından.Ne kadar acıydı kadın için ! Ve ondan sonra kadın tesadüfen görüyordu , aşık olduğu adamın bir başka kadın ile saatlerce mesajlar ile flört ettiğini.
O zaman yıkıldı kadın.Belki de ilk kez birine bu kadar güvenmişken aldanmıştı kadın aşık olduğu adama.Yüreği çığlıklar attı aylarca.Gözyaşları dinmedi kadının.Ve bir tokat ile bitirmek istedi bu ilişkiyi.Ama adam kadına
-Seni çok seviyorum.Hiçbir kimse umurumda değil.Onlar basit kişiler , seni kaybetmek istemiyorum
dedi, kadına yüksek ses ile.Yenik düştü kadın.Kalbine , sevdasına , aşkına.
Kadın, adamın tek bir gülüşüne aşıktı, tek bir dokunuşuna aşıktı.Adamın " seni seviyorum" deyişine aşıktı.Yenik düşmüştü kadın adama.Yenik düşmüştü , adamın umarsızlığına.Her kadın ile mesajlar ile flört edişine.Sanki kadın onun hayatında varolmayışcasına hareket etmesine.
Kadının doğumgünün de adam süpriz hazırlamıştı, kimselerin duymayacağı , görmeyeceği şekilde.ve adam kadına
-ilk defa biri için bunları yapıyorum
demişti.Kadın mutlu olmuştu.Ama kimse ile paylaşamıyordu.Kimselere dile getiremedi kadın.Seviliyordu , mutlu anlar yaşıyordu.Gülüyordu ama kimselere söyleyip de paylaşamıyordu.
Kadın en güzel rakısını adam ile yudumladı.Kadın en güzel gülüşünü adam ile paylaştı.Kadın en gizli sırlarını adam ile paylaştı.Ve kadın en sonunda adama teslim oldu.
Pervasızca sevdi kadın adamı.Tüm dünyaya sevgisini haykırmak istedi.Mutlu oldukları , gülümsedikleri, gezdikleri yerleri , anları paylaşmak istedi kadın.
Mutluydu , aşıktı , seviliyordu kadın.Adam her fırsat bulduğunda kadına
-sen benim herşeyimsin
diyordu.
Sonra kadın fark etti.Adam sadece baş başayken bunları yapıyordu.Birilerinin yanındayken kadını unutuyordu.Başka kadınlar ile sohbete dalıyordu.Başka kadınlar ile flört ediyordu.Başka kadınların yanında aşk adamı olmuyordu.Ve kadın adamı bunları söylediğinde tek bir cevap aldı.
-Utanıyorum.Ben kendimi ifade edemiyorum.Elini tutamıyorum.Sana çiçek veremiyorum.Utanıyorum.
Kadın bunu da kabullendi.Sustu.İçine attı tüm hüzünlerini acılarını.Birikti kadının içinde gözyaşları.
Sabır , günler , aylar , yıllar içersin de zorlamaya başladı kadını.Sadece tek birşey istediği adam ile mücadele etmekten yoruldu kadın.
Bir keresinde ayrıldığı adam ile tekrar barıştıklarında ,
-Ben zorlu bir kadınım, sadece benim olacaksan, sevgini bana vereceksen , bu hayatı benim ile yaşacaksan gel yanımda ol.Ama istediğin hayat , hem ben hem de diğer kadınlar olsun , ben pervasızca yaşayayım diyorsan hiç gelme.İkimizde istediğimiz hayatları yaşayalım.
dedi kadın adama.
-Ben seni seviyorum ve yanında olmak istiyorum.
dedi adam.
En başta herşey yolunda gitti kadın ile adam arasında.
Ama sonradan adam eski haline dönmeye başladı.
-Benim sorunlarım var.Başkaların sorunları beni ilgilendirmez.
-Ben, ben , ben , ben , ben vs.
Kadın hep biz derken adam hep ben demeye devam etti.
Ve en sonunda fırtına koptu.Aslında güzel başlayan akşam ,belki de uzun süredir böylesine sohbet etmeyen kadın ile adam biranda kavgaya başlaması ile kötü bir sona gitmeye başladı.Adamın ettiği tek bir cümle ile
-Sen yanımda olmadığında aslında sana çok gıcık oluyorum ama şimdi yanına geldim geçti o duygum.
Kadın anladı ki o gün adam kafasında ayrılık ile gelmişti.
O gece ve ertesi gün sürekli kavga eden kadın ile adam içinde ne biriktirdiyseler birbirlerine söylediler.Adam kadının kalbini kırmak için elinden geleni yaptı , kadın ise en başta söylediklerini söyledi.
-Bir kere olsun senin yanında olduğum için teşekkür etmedin....
Ve o gün apansızın gelen ayrılık ile kadın ve erkek yollarını ayırdı.
1,5 yıl hayatlarından birbirine ayıran kadın ve erkek , belki de aşkın en güzel halini yaşadılar.Kadın tüm dünyası ile bunu paylaşırken , erkek birileri duyar başka kadınlar ile flört edemem korkusu ile sadece kendi ile paylaştı.
Yaşanılan en güzel aşklardan biri , ego , bencillik , yalancılık uğruna heba oldu.Tercihlerini yapanlar kendi tercihlerini pişman olmadan yaşamak zorundalar.Bu tercihleri yüzünden sevdiği kadını kaybetseler bile.
-Hiç senden maddi birşey istedim mi ?
adam sessiz kaldı
Kadın tekrar sordu
-Söyle bugüne kadar senden borç para istedim mi ? ya da sana benim borcum var şu kadar para ver dedim mi ?
ve adam cevap verdi
-Hayır
Kadın devam etti
-Bugüne kadar senden istediğim tek şey vardı,sevgi ! başka hiçbir şey istemedim.Beni sev , yanımda ol , varlığını bana hissettir.Doğrumuyum ? diye haykırdı adama.
ve adamın söyleyebileceği tek bir cevap vardı
-evet.
Kadın aşık olmuştu.hiç ummadığı bir zamanda ve hiç ummadığı bir kişiye.
Kadın çok sevdi.Hemde kendinden , kendi hayatından kaybedecek kadar çok sevdi.Ummadığı bir aşktı bu.
Önce güvenmedi adama.Haz etmedi adamın davranışlarından.Başına buyruk çekip giden bir adamdı.Her telefon çalışında ya da her bir mesaj gelişinde çekip giden bir adama nasıl güvenebilirdi ki bu kadın.Ne olabilirdi ki bu adamdan.
Hayatı boyunca güvendiği , kendisine birçok söz veren şahıslardan darbe yiyen bir kadındı.Her ne yaşadı ise yine de ayakta kalmasını , en güzel kahkahalarını yine de hayatında bulundurmayı bilen kadındı.Bu adama da dikkatli yaklaştı.
Gün geçtikçe kadın adama daha da aşık oldu.Onun kokusuna , onun sesine , onun gülüşüne, onun bakışına aşık oldu kadın.Adamın elini tutuşuna , "seni seviyorum" deyişine aşık oldu kadın.
Yine de korktu kadın.Bunca zaman hayat ile tek başına mücadele eden , gözyaşlarını yüreğine akıtan kadın korktu.Aşkı hiç tanımamış olan kadın belki de aylarca düşündü, bu bir aşkmıydı ? ya da boşlukta olmanın verdiği bir duygumuydu ?
Günler belki de aylar geçtikçe kadın adamı sevdi.Yaptığı aptalca esprileri bile sevmeye başladı.Ve bir gün adam kadına ,çok soğuk davranmaya başladı.Adam sanki görüşmek istemiyormuşcasına kadından kaçmaya başladı.Ve o zaman korktu kadın.Kaybetmekten korktu.
Adam
-Bugün müsaitmisin?
diye sorduğunda kadın ayrılık vakti geldiğini anladı ama ona rağmen
-evet müsaitim
dedi.Adam ile buluştuğunda kadın hazırdı.Ayrılık erken gelmişti ama kadın hazırdı.Ne yapalım olmadı diye düşündü.
Oysa ki bambaşka bir konu açmıştı adam.Kadının hiç beklemediği bir konuydu.Kadın adamı dinledi hiçbir tepki vermedi sadece adamı dinledi.Adama göre o gün herşey yolunda gitti.Oysa ki kadın korktu, üzüldü, canı yandı.Aşık olduğu adamı ne terk edebilecek gücü bulabildi kendinde ne de sevdiği adamı teselli edebilecek cümleleri.Ve bir daha o gün konuşulan konu hiçbir zaman kadın ile adam arasında konuşulmadı.Oysa ki kadın yüreğinde hep taşıdı.
Herşey yolundaydı.Birlikte geçirilen günler , saatler , dakikalar.Kadın için aşk bu mu acaba soruları getirdi.Adam ile geçirdiği her an kadın için zamanın durduğu andı.
Her güzel anın bir kötü zamanı vardı.Başka kadınlar aralarına girmeye başladı.Adamın ufak tefek yalanlarını kadın gözardı etmeye başlamıştı.Sevdiği adam uğruna susuyordu.Canı, yüreği çok yansa da.
Erkek arkadaşım ile buluşacağım diyen adam 10 gün sonra aslında başka kadın ile tavla oynadığını kaçırıyordu ağzından.Ne kadar acıydı kadın için ! Ve ondan sonra kadın tesadüfen görüyordu , aşık olduğu adamın bir başka kadın ile saatlerce mesajlar ile flört ettiğini.
O zaman yıkıldı kadın.Belki de ilk kez birine bu kadar güvenmişken aldanmıştı kadın aşık olduğu adama.Yüreği çığlıklar attı aylarca.Gözyaşları dinmedi kadının.Ve bir tokat ile bitirmek istedi bu ilişkiyi.Ama adam kadına
-Seni çok seviyorum.Hiçbir kimse umurumda değil.Onlar basit kişiler , seni kaybetmek istemiyorum
dedi, kadına yüksek ses ile.Yenik düştü kadın.Kalbine , sevdasına , aşkına.
Kadın, adamın tek bir gülüşüne aşıktı, tek bir dokunuşuna aşıktı.Adamın " seni seviyorum" deyişine aşıktı.Yenik düşmüştü kadın adama.Yenik düşmüştü , adamın umarsızlığına.Her kadın ile mesajlar ile flört edişine.Sanki kadın onun hayatında varolmayışcasına hareket etmesine.
Kadının doğumgünün de adam süpriz hazırlamıştı, kimselerin duymayacağı , görmeyeceği şekilde.ve adam kadına
-ilk defa biri için bunları yapıyorum
demişti.Kadın mutlu olmuştu.Ama kimse ile paylaşamıyordu.Kimselere dile getiremedi kadın.Seviliyordu , mutlu anlar yaşıyordu.Gülüyordu ama kimselere söyleyip de paylaşamıyordu.
Kadın en güzel rakısını adam ile yudumladı.Kadın en güzel gülüşünü adam ile paylaştı.Kadın en gizli sırlarını adam ile paylaştı.Ve kadın en sonunda adama teslim oldu.
Pervasızca sevdi kadın adamı.Tüm dünyaya sevgisini haykırmak istedi.Mutlu oldukları , gülümsedikleri, gezdikleri yerleri , anları paylaşmak istedi kadın.
Mutluydu , aşıktı , seviliyordu kadın.Adam her fırsat bulduğunda kadına
-sen benim herşeyimsin
diyordu.
Sonra kadın fark etti.Adam sadece baş başayken bunları yapıyordu.Birilerinin yanındayken kadını unutuyordu.Başka kadınlar ile sohbete dalıyordu.Başka kadınlar ile flört ediyordu.Başka kadınların yanında aşk adamı olmuyordu.Ve kadın adamı bunları söylediğinde tek bir cevap aldı.
-Utanıyorum.Ben kendimi ifade edemiyorum.Elini tutamıyorum.Sana çiçek veremiyorum.Utanıyorum.
Kadın bunu da kabullendi.Sustu.İçine attı tüm hüzünlerini acılarını.Birikti kadının içinde gözyaşları.
Sabır , günler , aylar , yıllar içersin de zorlamaya başladı kadını.Sadece tek birşey istediği adam ile mücadele etmekten yoruldu kadın.
Bir keresinde ayrıldığı adam ile tekrar barıştıklarında ,
-Ben zorlu bir kadınım, sadece benim olacaksan, sevgini bana vereceksen , bu hayatı benim ile yaşacaksan gel yanımda ol.Ama istediğin hayat , hem ben hem de diğer kadınlar olsun , ben pervasızca yaşayayım diyorsan hiç gelme.İkimizde istediğimiz hayatları yaşayalım.
dedi kadın adama.
-Ben seni seviyorum ve yanında olmak istiyorum.
dedi adam.
En başta herşey yolunda gitti kadın ile adam arasında.
Ama sonradan adam eski haline dönmeye başladı.
-Benim sorunlarım var.Başkaların sorunları beni ilgilendirmez.
-Ben, ben , ben , ben , ben vs.
Kadın hep biz derken adam hep ben demeye devam etti.
Ve en sonunda fırtına koptu.Aslında güzel başlayan akşam ,belki de uzun süredir böylesine sohbet etmeyen kadın ile adam biranda kavgaya başlaması ile kötü bir sona gitmeye başladı.Adamın ettiği tek bir cümle ile
-Sen yanımda olmadığında aslında sana çok gıcık oluyorum ama şimdi yanına geldim geçti o duygum.
Kadın anladı ki o gün adam kafasında ayrılık ile gelmişti.
O gece ve ertesi gün sürekli kavga eden kadın ile adam içinde ne biriktirdiyseler birbirlerine söylediler.Adam kadının kalbini kırmak için elinden geleni yaptı , kadın ise en başta söylediklerini söyledi.
-Bir kere olsun senin yanında olduğum için teşekkür etmedin....
Ve o gün apansızın gelen ayrılık ile kadın ve erkek yollarını ayırdı.
1,5 yıl hayatlarından birbirine ayıran kadın ve erkek , belki de aşkın en güzel halini yaşadılar.Kadın tüm dünyası ile bunu paylaşırken , erkek birileri duyar başka kadınlar ile flört edemem korkusu ile sadece kendi ile paylaştı.
Yaşanılan en güzel aşklardan biri , ego , bencillik , yalancılık uğruna heba oldu.Tercihlerini yapanlar kendi tercihlerini pişman olmadan yaşamak zorundalar.Bu tercihleri yüzünden sevdiği kadını kaybetseler bile.
2 Haziran 2015 Salı
Arayış
Kendimi bildim bileli aradığım tek birşey var. 'Sevgi' !
O kadar saplantılı bir halde arayış içersindeyim ki. Sanki bir zamanlar sahip olduğum 'sevgiyi' kaybetmişim de yeniden bulmak için çabalıyorum.
Ruh eşim!! Evrenin bir noktasında varolduğunu bildiğim ancak bir türlü yakalayamadığım ruh eşim. Ya da belki de sevgi saplantısı ile kendimce uydurduğum bir his.
Güçlü kadın imajı ile bu Dünya'da yaşadıklarına ve yaşayacaklarına kafa tutan biri olarak 'sevgi' kelimesine yenik düşen ben.
Oysaki hiçbir bedel ödemeden sahip olabileceğimiz bu duyguyu bulamamak. Geldiğimiz günümüzde tüm dengelerin menfaat üzerine kurulması. Dünya malına olan sadakatimizin birbirimize olan sadakatin önüne geçmesi. Bir ile yetinmeyip birden fazlasına sahip olma arzumuz. Bencillik üzerinde dönen ilişkiler.
Ve isyan dolu yüreğimin bunları kabul etmeyişi.
Evet , ben bir arayış içersinde olabilirim. Ama bu yolda giderken kimseyi satmayı , kimseyi dünya malına değişmeyi ya da birden fazlası için yanımdakini kaybetmeyi göz almayacak o güçlü kadınım !!!
3 Mart 2015 Salı
8 Saniye ve Yaşam ile Ölüm Aralığı
8 saniye filminin fragmanını seyrettiğim de başarılı bir görselliğe sahip bir Türk film olarak düşünmüştüm ve izleme listeme almıştım.Ancak , filme konu olan olayların içeriğini öğrendiğimde en kısa zamanda izlemeliyim diyerek 1.sıraya yerleştirdim ve hemen bugün izledim :)
8 saniye , Esra İnal 'ın yaşamının bir parçası.Ömer Faruk Sorak , Esra 'nın hayatını filme alırken başrol oyuncusu olarak bu rolü oynayabilecek en iyi kişiyi karşımıza çıkartıyor.Esra İnal 'ın ta kendisini.Hiçbir oyunculuk deneyimi olmayan Esra , muhteşem enerjisi ile bizlere kendi hayat hikayesini sunuyor.
Lütfen bu filmi izleyin ! Hiçbir beklenti içerisine girmeden izleyin.Şöyle düşünün , tanımadığınız bir insan size hayat hikayesini anlatıyor.Çocukluk korkularını , gençliğinde ki asiliklerini , sizin karşınıza çıkana kadar yaşadıklarını.Düşünün ki bir arkadaşınız aracılığı ile tanıştığınız biri , bir fincan kahve eşliğinde size hayatı ile ilgili cümleler kuruyor.Yaptığı hataları , hayatına giren yanlış insanları , gördüğü kabusları ve bunları yaşarken verdiği mücadeleleri , mücadele ederken yaşadığı ruhsal krizleri.
Esra İnal 'a film bittiğinde teşekkür ettim.Kolay değil , kendi hikayeni paylaşmak.Korkularını cesurca anlatmak.
Ve bir teşekkür de tabii ki Ömer Faruk Sorak 'a.Bu hikaye ile bizi tanıştırdığı için.Hikayeyi bu kadar güzel bizlere yansıttığı için.Aşırıya kaçmadan , basite indirgemeden animasyon görseller ile süslediği bu filmi bize ulaştırdığı için.
Filmin müzikleri ayrı bir keyif verici. Film müziklerinden ilk videosu yayınlanan parça , TNK grubunun solisti Caner Karamukoğlu 'nun seslendirdiği "Umrumda" (Söz: Görkem Yeltan , Müzik: Mehmet Güreli 'ye aittir) kesinllikle filmin ruhuna eşlik eden bir parça.
Film baştan sona Almanya 'da geçiyor.Filmin birçok yerinde Almanca konuşuluyor.Yani film Türkçe-Almanca diyebiliriz :)
Bu film benim arşive kaldırıp tekrar tekrar seyredeceğim filmler arasına girdi.Özellikle bazı cümleleri tekrar duymak , bazı sahneleri tekrar seyretmek bana keyif verecek.
Üzerinde sayfalarca yazı yazılabilecek bir filmde olabilir kimi için ama ya işte güzeldi sıkılmadım diyebilir de birçok kişi.Bense bu film için apayrı bir yazıya daha salondan çıkarken kafamda başladım bile.
Sevgili Esra dediğini o anda yaptım ! Teşekkürler.
8 saniye , Esra İnal 'ın yaşamının bir parçası.Ömer Faruk Sorak , Esra 'nın hayatını filme alırken başrol oyuncusu olarak bu rolü oynayabilecek en iyi kişiyi karşımıza çıkartıyor.Esra İnal 'ın ta kendisini.Hiçbir oyunculuk deneyimi olmayan Esra , muhteşem enerjisi ile bizlere kendi hayat hikayesini sunuyor.
Lütfen bu filmi izleyin ! Hiçbir beklenti içerisine girmeden izleyin.Şöyle düşünün , tanımadığınız bir insan size hayat hikayesini anlatıyor.Çocukluk korkularını , gençliğinde ki asiliklerini , sizin karşınıza çıkana kadar yaşadıklarını.Düşünün ki bir arkadaşınız aracılığı ile tanıştığınız biri , bir fincan kahve eşliğinde size hayatı ile ilgili cümleler kuruyor.Yaptığı hataları , hayatına giren yanlış insanları , gördüğü kabusları ve bunları yaşarken verdiği mücadeleleri , mücadele ederken yaşadığı ruhsal krizleri.
Esra İnal 'a film bittiğinde teşekkür ettim.Kolay değil , kendi hikayeni paylaşmak.Korkularını cesurca anlatmak.
Ve bir teşekkür de tabii ki Ömer Faruk Sorak 'a.Bu hikaye ile bizi tanıştırdığı için.Hikayeyi bu kadar güzel bizlere yansıttığı için.Aşırıya kaçmadan , basite indirgemeden animasyon görseller ile süslediği bu filmi bize ulaştırdığı için.
Filmin müzikleri ayrı bir keyif verici. Film müziklerinden ilk videosu yayınlanan parça , TNK grubunun solisti Caner Karamukoğlu 'nun seslendirdiği "Umrumda" (Söz: Görkem Yeltan , Müzik: Mehmet Güreli 'ye aittir) kesinllikle filmin ruhuna eşlik eden bir parça.
Film baştan sona Almanya 'da geçiyor.Filmin birçok yerinde Almanca konuşuluyor.Yani film Türkçe-Almanca diyebiliriz :)
Bu film benim arşive kaldırıp tekrar tekrar seyredeceğim filmler arasına girdi.Özellikle bazı cümleleri tekrar duymak , bazı sahneleri tekrar seyretmek bana keyif verecek.
Üzerinde sayfalarca yazı yazılabilecek bir filmde olabilir kimi için ama ya işte güzeldi sıkılmadım diyebilir de birçok kişi.Bense bu film için apayrı bir yazıya daha salondan çıkarken kafamda başladım bile.
Sevgili Esra dediğini o anda yaptım ! Teşekkürler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)